Acele İşe Atasözünün Devamı Nedir?
Acele işe şeytan karışır mı? Yoksa “Acele işe atılma, hemen yapmalısın” mı demeliyiz? Herkesin dilinde olan ve sıkça duyduğumuz bu atasözü, işlerin hızla yapıldığı ama sonucu belirsiz bir dünyada ne kadar anlamlı, gerçekten? Ben İzmir’de yaşayan bir genç olarak, acele işlerin aslında ne kadar tehlikeli olduğunu anlamış biri olarak bu yazıyı yazıyorum. Hadi gelin, bu atasözünü cesurca irdeleyelim. Ne kadar doğru, ne kadar yanlış ve aslında gerçekten ne demek istiyoruz?
Acele İşin Getirdiği Sorunlar: “Şeytan” Nereye Gizlendi?
Birçok insan gibi ben de zaman zaman acele işlere kalkıştım. Hadi, itiraf edeyim, bazı işlerin üzerine üstüme atlamadım, ama büyük kısmını aceleye getirerek yaptım. “Yapmasam ne olur?” diye düşündüm, “Hadi ya, bir an önce tamamlayalım.” Ama işte, her şeyin içinde bir tuhaflık vardı. Acele işte hep bir eksiklik, bir kusur, bir yanlışlık olur.
Aceleyle iş yapmanın en büyük handikapı şu: Sonuçta ne kadar çabuk bitirirseniz bitirin, aslında işin o kadar da düzgün ve kaliteli olmayacağına, en iyi ihtimalle küçük hataların ortaya çıkacağına, kötü ihtimalle ise büyük sorunların doğacağına şahit oluyorsunuz. Ya ne olacak? O kadar acele ettiniz ki, sonrasında düzeltilmesi gereken ekstra bir iş yüküyle uğraşıyorsunuz. Kısacası, acele işin sonunda daha fazla iş var! Bu konuda yüzlerce örnek verebilirim: sıkı sıkı yazdığınız o postu sosyal medyada aniden göndermek ve sonra yanlışlıkla hata yapmak ya da toplu taşıma koşullarında aceleyle hazırlanıp unutulan telefon, cüzdan… Hadi, hep birlikte gülelim, ama yapacak bir şey yok: işte bu, acele işin bedeli.
Acele İşin Faydaları: “Hadi Ama, Hızlıca Bitirelim”
Şimdi gelelim acele işin bazı pratik faydalarına. Evet, ne kadar doğru olmasa da, bazen aceleci olmak da gerekebiliyor. Düşünsenize, işinize yetişmeye çalışırken, zaman daralıyor ve yapacak bir şey kalmıyor. Bu da, insanın işini daha verimli yapmasına, daha hızlı düşünmesine ve doğru kararlar almasına neden olabilir mi? Şahsen, bazen bu durumun bana olumlu etkilerini de gördüm. Bazen hızla düşünüp anlık kararlar almak, beklemektense harekete geçmek, beni bir adım öne taşıyabiliyor. Kafamı karıştıran olay şu ki, bu hızın yanlış anlaşılması, acele etmenin bazen savunulamaz bir davranışa dönüşmesi olabilir.
Bunun en güzel örneği de, sosyal medyada hemen içerik üretme ihtiyacı. Akışa ayak uydurmak adına bazen aceleyle paylaşımlar yapıyoruz. Ama bunun aslında stratejiyle değil, sadece bir anlık heyecanla yapıldığını fark ediyorum. İşte o zaman, sonuçlar üzerinde düşünmeye başlıyorum ve “Neden hızlı bir şey paylaştım, bu kadar acele etmeli miydim?” diyorum. Bazen işler hızla yapılabilir, ama bunun her zaman doğru olduğunu düşünmüyorum.
Acele İşin Zayıf Yönleri: Hızlı Sonuçlar mı, Kalıcı Başarı mı?
Acele işe, gerçekten “şeytan karışır” mı? Bu konuda kafam biraz karışıyor. Çünkü acele bir işin hızla çözülmesi, aynı hızla patlayan bir sorun yaratabilir. Bu sadece bireysel işler için değil, toplumsal işlerde de geçerli. Örneğin, bir devlet politikası ya da bir sosyal değişim başlatırken aceleyle alınan kararlar, toplumu nasıl etkileyebilir? Çoğu zaman aceleyle yapılan işler, derinlemesine düşünülmeden yapılır. Sonuçta ortaya kalıcı bir değişim değil, geçici çözümler çıkabilir. Kısa vadeli kazançlarla, uzun vadeli kayıplar arasındaki fark, acele işlerde sıkça karşımıza çıkar.
Toplumda da aceleci bir bakış açısı var. Her şeyin hemen olması, her sorunun anında çözülmesi gibi bir beklenti yaratmak. Ne yazık ki bu acelecilik, genelde yetersiz çözümler üretir. Belki de burada doğru soru şu: Acele işe atlamak, sadece bir hız meselesi midir, yoksa bir düşünce eksikliği mi? Bunu fark etmek gerek.
Acele İşin Sonuçları: Hızlı Gidip Yavaş Gelmek
Bazen acele ile yaptığınız işler, ileride başınıza dert açar. Herkes acele etmek isteyebilir, çünkü zaman darlığı var, işler yoğun ve sonuç hızla isteniyor. Ama unutmayalım, işlerin özünü kaçırmak, görmemek, hep sonuç odaklı gitmek uzun vadede insanı tatminsiz yapar.
Sosyal medya üzerinden aceleyle popüler olma çabası, iş dünyasında aceleyle karar alınması, bir projeye hemen başlanması… Bunlar hep kısa vadeli sonuçlar yaratır. Ama kalıcı bir etki yaratmak, uzun vadede güven kazanmak, derinlemesine bir düşünceyle hareket etmek gerek. Hızla ve yüzeysel hareket etmek, aceleci olmak, derinlemesine düşünmeden yapılan işler, genelde istenmeyen sonuçlarla sonlanır.
Sonuç: Acele İşe Atasözünün Gerçek Anlamı
“Acele işe şeytan karışır” atasözü, sadece bir pratiklik ve hız meselesi değil. Aslında, acele işlerin altında yatan anlam, düşünmeden hareket etmek, aceleci kararlarla daha fazla hata yapmak ve uzun vadeli başarıyı riske atmaktır. Bu atasözünün hayatımıza kattığı değer, zaman zaman gerçekten hızla hareket etmemiz gerekse de, düşünerek ve dikkatlice adım atmanın uzun vadede daha faydalı olduğunu vurgulamaktır.
Bazen hızlı olmak da gerekli ama, aceleci olmak baştan savma, yüzeysel ve geçici çözümler yaratmaktan başka bir şey değildir. İyi işler, sabırla ve doğru stratejilerle yapılır. Yani, acele etmeden, doğru düşünmek, eninde sonunda kazanır.