Şırnak Bulmuşlar Köyü Neden Terk Edildi? Toplumsal Yapının Sessiz Dönüşümü Üzerine Bir Analiz
Bir Araştırmacının Gözünden: Sessiz Göçlerin Ardındaki Hikâyeler
Bir köyü terk etmek, yalnızca bir yerden başka bir yere gitmek değildir; belleğini, ilişkilerini ve kimliğini taşımak anlamına gelir. Şırnak’ın Bulmuşlar Köyü de bu sessiz dönüşümlerden birinin tanığıdır.
Yıllar boyunca dağların arasına kurulmuş bu küçük köy, zamanla hem ekonomik hem de toplumsal dinamiklerin etkisiyle yavaş yavaş boşaldı. Ancak bu terk edişi anlamak için yalnızca ekonomik nedenlere değil, toplumsal normların, cinsiyet rollerinin ve kültürel pratiklerin iç içe geçmiş yapısına bakmak gerekir. Çünkü bir köyün sessizliği, çoğu zaman bir toplumun iç dönüşümünün yankısıdır.
Toplumsal Normların Dönüştürücü (ve Sınırlayıcı) Gücü
Bulmuşlar Köyü’nün terk edilme sürecinde en görünür nedenler arasında geçim kaynaklarının tükenmesi ve güvenlik kaygıları yer alsa da, derinde işleyen bir toplumsal dinamik daha vardır: değişen normların yarattığı sosyal uyumsuzluk.
Toplumsal normlar, bir topluluğun düzenini korur ama aynı zamanda bireylerin davranış sınırlarını da çizer. Gençler, özellikle eğitimle tanıştıklarında bu sınırları sorgulamaya başlar. “Okuyup dönen” her genç, köyün kolektif zihninde küçük bir kırılma yaratır:
“Şehirde yaşayan neden geri dönsün?” sorusu artık köyün ortak bilincine yerleşir.
Böylece normlar, bir zamanlar kimliği koruyan bir mekanizma iken, yavaş yavaş bireyin potansiyelini sınırlandıran bir çerçeveye dönüşür.
Cinsiyet Rolleri: Erkeklerin İşlevi, Kadınların İlişkisi
Her göç hikâyesinin içinde bir cinsiyet temsili vardır. Bulmuşlar Köyü’nde de bu durum farklı değildir. Erkekler genellikle yapısal işlevlerin, kadınlar ise ilişkisel bağların temsilcisi olmuştur.
Erkekler için köy, üretim, toprak ve statü demektir. Erkek kimliği çoğu zaman “sağlayıcı” rolüyle tanımlanır; bu da ekonomik sistem değiştiğinde onun köyle bağını zayıflatır. Tarımsal üretim azaldığında, erkekler yeni iş alanları aramak üzere göç eder.
Kadınlar ise köyün dokusunu oluşturan görünmez bağlardır. Komşuluk, dayanışma, birlikte üretme gibi ilişkisel pratikler onların alanıdır. Ancak erkekler göç ettiğinde, kadınlar da ilişkisel ağlarını kaybeder. Bu, yalnızca fiziksel bir ayrılış değil, toplumsal bir çözülmedir.
Kadınlar için köy, bir sosyal evrendir; erkekler için ise bir ekonomik mekândır. Bu fark, göçün neden hem zorunlu hem kaçınılmaz olduğunu açıklar.
Kültürel Pratiklerin Zayıflaması: Birlikten Bireye Geçiş
Bulmuşlar Köyü’nün terk edilmesinde bir diğer önemli etken, kültürel pratiklerin sürekliliğini yitirmesidir. Düğünler, imeceler, bayram kutlamaları ve mevsimsel ritüeller — hepsi bir arada yaşamanın sembolleriydi.
Fakat yeni kuşak, artık bireysel kimlikler üzerinden tanımlanıyor. Şehirde yaşam, köydeki dayanışma kültürünü yavaş yavaş eritiyor.
Birlikte üretme kültüründen bireysel başarıya yönelme süreci, hem değerlerde hem de aidiyet duygusunda ciddi bir dönüşüm yaratıyor.
Eskiden bir evin çatısı yapılırken tüm köy toplanırdı; şimdi bir binanın temeli atılırken komşular bile birbirini tanımıyor. Bu, yalnızca mekânsal bir ayrılık değil, kültürel bir unutkanlıktır.
Yapısal Dönüşümün İzleri: Modernleşme ve Kırsalın Gerilimi
Sosyolojik açıdan bakıldığında Bulmuşlar Köyü’nün terk edilişi, modernleşmenin kırsal yapıyı dönüştürme biçiminin bir örneğidir. Modernite, üretim biçimlerini merkezîleştirirken, kırsalın yerel bilgisini ve dayanışma ağlarını zayıflatır.
Pierre Bourdieu’nün “habitus” kavramıyla açıklarsak, köylülerin yaşam pratikleri belli bir toplumsal düzenin içselleştirilmiş ürünüdür. Fakat bu düzen, ekonomik ve politik baskılarla çatladığında, bireyler artık eski “doğal davranış kalıplarıyla” yaşayamaz.
Bu durumda göç, yalnızca ekonomik değil, kültürel bir zorunluluk hâline gelir. Çünkü toplumsal sistem, artık bireyin davranışlarını destekleyecek zemini sunmaz.
Bir Sessizliğin Ardında: Terk Etmek mi, Dönüşmek mi?
Bulmuşlar Köyü’nün hikâyesi, aslında Anadolu’nun pek çok köyünün hikâyesidir.
Köy terk edilmemiştir; başka bir forma dönüşmüştür. Artık köy, fiziksel bir yer değil; çocukluk anılarında, hatırlarda, konuşmalarda yaşamaya devam eder.
Bu dönüşüm, hem bir kayıp hem de bir yeniden doğuştur: Bireyler köyü terk eder ama köy, onların içinde yaşamayı sürdürür.
Bulmuşlar gibi köyler, sosyolojinin bize hatırlattığı bir gerçeği görünür kılar:
Toplum, yalnızca birlikte yaşamak değil, birlikte hatırlamaktır.
Okura Düşünme Alanı
— Sizce bir köy neden terk edilir: Ekonomik zorunluluk mu, yoksa toplumsal uyumsuzluk mu?
— Erkeklerin “işlevsel”, kadınların “ilişkisel” alanlarda tanımlandığı bir yapıda, göç kimliği nasıl dönüştürür?
— Bugün yaşadığınız yerde hâlâ dayanışmanın izlerini görüyor musunuz?
Bu sorular, yalnızca Bulmuşlar Köyü’nün değil, hepimizin hikâyesine uzanır. Çünkü köyü terk etmek, bazen içimizdeki topluluğu yeniden inşa etmektir.
“Milli güvenlik, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması” amacıyla olduğu duyurulan yasak , 10- ‘ta geçerli olacak. Tarihçe. Köyün eski adı 1916 yılı kayıtlarında Hesana, 1946 yılı kayıtlarında ise Hessava olarak geçmektedir. Terör gerekçesiyle 1993 yılında boşaltılan köye, 21 yıllık aradan sonra 2014 yılında dönüşler olmuştur.
Kerem! Her fikrinize katılmasam da katkınız için teşekkür ederim.
Şırnak’ta terör örgütü PKK’nın 1990’lı yıllarda gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle Ezidilerin terk etmek zorunda kaldığı İdil ilçesinin Mağara köyünde, sağlanan huzurla yaşam yeniden başlıyor. “Milli güvenlik, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması” amacıyla olduğu duyurulan yasak , 10- ‘ta geçerli olacak. 2024 Cudi ve Gabar’a girişler yasaklandı – Bianet Bianet haber cudi-ve-gabara-girisler-yasak… Bianet haber cudi-ve-gabara-girisler-yasak…
Sağır!
Katkılarınız sayesinde makale, yalnızca akademik bir metin değil, aynı zamanda daha ikna edici bir anlatım kazandı.
📍 Bulmuşlar (Xorsi) Köyü. 1993 yılında terör sebebiyle boşaltılan köy 2007 yılında tekrardan yerleşime açılsa da köyde şu an ikamet eden yok. Şu ana kadar gittiğim yerler arasında beni en çok etkileyen Bulmuşlar köyü gizemli dokusunu hala koruyor. Şırnak’ta terör örgütü PKK’nın 1990’lı yıllarda gerçekleştirdiği saldırılar nedeniyle Ezidilerin terk etmek zorunda kaldığı İdil ilçesinin Mağara köyünde, sağlanan huzurla yaşam yeniden başlıyor.
Handan!
Yorumlarınız yazının kalitesini yükseltti.